CHP’li Aylin Nazlıaka AKP iktidarının şeri düzene giden yolun taşlarını döşediğini söyledi: Gerici kuşatma altındayız

CHP PM Üyesi ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.

– CHP listelerinde kaç kadın aday var, bunlardan kaçı “garanti” diyebileceğimiz yerlerde yer alıyor?

Partimiz 1149 seçim çevresinde aday belirledi. Bu adayların 108’i kadın. Kadın adaylarımızın 27’si CHP’li belediyeler tarafından yönetilmekte olan seçim bölgesinde yarışacak. 5 büyükşehirde, 6 ilde harika kadın adaylarımız var. Tüm kadın adaylarımızın seçilmesi durumunda yönetecekleri toplam nüfus ise 14.7 milyon; yani nüfusumuzun yüzde 18’i.

“KADIN TEMSİLİ 3’E KATLANACAK”

İddialıyız. Bu yerel seçimlerde kadın temsil oranını en az üçe katlayacağız. Şöyle bir örnek vereyim: Şu anda İzmir’de üç kadın belediye başkanımız var. Yönettikleri toplam nüfus İzmir’in yüzde 3’ü. Oysaki yeni dönemde dokuz kadın belediye başkanımızla İzmir’in yüzde 34’ünü yönetmeye talibiz. Yani 10 kat artan bir orandan bahsediyoruz.

“KADIN KOLLARI LİSTELERDE”

Ayrıca Genel Başkanımız Özgür Özel, belediye meclisi üyeliklerinde ve il genel meclisinde, sıralamanın her üç kişiden birinin kadın olacak şekilde yapılması yönünde güçlü bir irade ortaya koydu. Bu sayede kadınların özgüveni arttı. Mesela ön seçim yapılan yerlerde kadınlar üst sıralarda yer aldı. Kadın kollarında emek veren birçok arkadaşlarımız seçildi.

– Detaylandırmanız gerekirse…

– 100 bin ve üzeri nüfusa sahip belediyelerde gösterdiğimiz kadın aday oranı yüzde 12,4’tür.

– 200 bin ve üzeri nüfusa sahip belediyelerde gösterdiğimiz kadın aday oranı yüzde 14,77’dir.

– 250 bin ve üzeri nüfusa sahip belediyelerde gösterdiğimiz kadın aday oranı yüzde 14,84’tür.

– 300 bin ve üzeri nüfusa sahip belediyelerde gösterdiğimiz kadın aday oranı yüzde 15,53’tür.

– 500 bin ve üzeri nüfusa sahip belediyelerde gösterdiğimiz kadın aday oranı yüzde15,79’dur.

Ayrıca İl Genel Meclis üyeliklerinde ise bildirdiğimiz 1250 adayımızın 95’i kadındır.

– CHP Kadın Kolları olarak kadınların siyasette daha fazla yer alması için neler yapıyorsunuz?

Özetle anlatayım. CHP Kadın Kolları olarak görevi devraldığımızda, hızla örgütümüzdeki eksiklikleri tespit ettik. Ülkenin yarısından fazlasında ya kadın örgütümüz hiç yoktu ya da âtıl durumdaydı. Hızla örgütlendik. 303 ilçede parti tarihimizde ilk kez kadın kolları örgütünü kurduk. Etki alanımızı genişlettikçe aramıza yeni arkadaşlar katıldı. Bu süreçte 165 binden fazla yeni kadın üyeyi partimize kazandırdık. Yüzde 30’un altında olan kadın üye oranımızı yüzde 34’e çıkardık. Tabi ki hedefimiz yüzde 50.

“DEMİR LEBLEBİ BULUŞMALARI”

Örgüt başarısı için motivasyon çok önemli. Ortak hedefe kilitlenmek, sinerji yaratmak, yürek ve dil birlikteliği sağlamak şart. Bu amaçla her hafta salı akşamı eğitimler düzenliyoruz. Video konferans üzerinden gerçekleştirdiğimiz bu eğitimlere zoru başaranlar anlamına gelen “Demir Leblebi Buluşmaları” adını verdik. Şu ana kadar 163 eğitim ve birçok panel, seminer ve çalıştay düzenledik. Ayda bir, 81 il 973 ilçe kadın kolları başkanımızla eş zamanlı basın açıklaması yapıyoruz. Böylece sesimizi ve sözümüzü memleketin her köşesinden çoğaltıyoruz, görünürlüğümüzü artırıyoruz.

“GÖLGE KABİNENIN YARISI KADIN”

Örgütlenmeyi sadece parti içinde değil, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve sendikalarla da ördük. Uluslararası kadın hareketiyle temastayız. Bu tip dayanışma ağları gücümüze güç katıyor.

Kadınların siyasette, özellikle de karar mekanizmalarında daha fazla yer alması için mücadele ediyoruz. Tüm CHP’li belediyelerde eşitlik birimi kurulmasını ve yerel yönetim kadrolarında yüzde 50 cinsiyet kotası uygulanmasını hedefliyoruz. Kadınların siyasette eşit temsilini sağlayabilmek amacıyla partimiz Siyasi Partiler Yasası’nda değişiklik öngören teklifi Meclis’e sunmuştu ama AKP ve MHP oyları ile reddedilmişti. Bizler bu teklifte ısrarcıyız. Şu anda partimizin üst yönetimini oluşturan Gölge Kabine’nin yarısı kadın, yarısı erkeklerden oluşuyor. Temsil oranımız ve görünürlüğümüz arttıkça, kadınlar siyasete daha fazla ilgi duyuyor.

– Türk siyasetinde kadın temsilinin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadın kimliğinin, ulusal meclislerde ve yerel yönetimlerde temsili için kritik eşik yüzde 33’dür. Yüzde 33’ün altındaki bir oran, kadınların temsil edilmediği anlamına gelir. Bu konuda ülkemizdeki tablo maalesef korkunç. 1934 yılından bu yana 24 genel seçim gerçekleşti. Toplam 11 bin 985 milletvekili Meclis’te görev yaptı. Bu vekillerin sadece 717’si yani yüzde 6’sı kadınlardan oluşabildi. 2023 genel seçimleriyle Cumhuriyet tarihinin en cinsiyetçi parlamentosu oluştu. Kadını sahiplendirmekten tutun çok eşliliği savunanlara kadar birçok kadın düşmanı Meclis’e girdi. Son seçimde kadın temsil oranı artmış olsa da oran ancak yüzde 20 olabildi. Kritik eşik olan yüzde 33’ten hala çok uzağız.

“19 SEÇİM 150 KADIN 32 BİN ERKEK”

– Peki yerel yönetimlerde durum nasıl?

Yerel seçimlerde de tablo farklı değil. Kadınların yerelde seçme seçilme hakkına sahip olduğu 1930’dan bu yana 19 yerel seçim yapıldı, toplamda sadece 150 kadın belediye başkanı seçildi. Erkeklerde ise bu sayı 32 bin. Son yerel seçimlere göre, 1389 belediye başkanının sadece 22’si, yani yüzde 2’si kadın. Kadın belediye meclis üyesi oranı ise en fazla yüzde 11 olabildi. Kadın il genel meclis üyesi oranına gelince, o da en fazla yüzde 3’e çıkabildi. Kadın muhtar oranımız ise yüzde 2. Bu bir utanç tablosudur. Bizler bu tabloyu tersine çevirmek ve yönetimde eşitliği sağlamakta kararlıyız.

– Türkiye’de siyaset yapmak isteyen kadınlar ile siyaset yapan kadınların karşılaştığı en büyük zorluklar nelerdir?

En büyük sorun zaman yoksulluğu çünkü ev içi işler ve bakım yükü ağırlıklı olarak kadınların üzerinde. Ailede çocuk ya da engelli, yaşlı veya bakıma muhtaç biri varsa bütün sorumluluk kadına yükleniyor. Bir de siyasetin geç saatlere kadar süren düzensiz çalışma biçimi ve yüksek temposu düşünüldüğünde, kadınlar için koşullar çok zor.

“SİYASET İÇİN ERKEK ONAYI GEREKİYOR”

Türkiye muhafazakarlaştıkça, erkeklerin kadınlar üzerindeki tahakkümü arttı. Birçok ailede kadının siyaset yapması için ailesindeki erkeklerin onayını alması gerekiyor. AKP’nin kadını kuluçka makinası gibi gören ve anneliği en büyük kariyer olarak tarifleyen anlayışı, kadını geleneksel rollere hapsediyor, siyasetten uzaklaştırıyor.

Kadınların siyasette var olabilmesi için ekonomik güç de gerekiyor. Her geçen gün kadın yoksulluğu artarken, kadınlar eğitim ve istihdam dışına itilirken, şiddet sarmalında can çekişirken ekonomik özgürlükten nasıl bahsedeceğiz?

“CİNSİYET KOTASI ŞART”

Ayrıca kadınların siyasette etkin rol alması için gerekli olan cinsiyet kotası birçok partide yok. Olanlar da kotaya tam olarak uymuyor. Bu nedenle partimizin verdiği kanun teklifinin uygulanması çok değerli olacak çünkü cezai yaptırımları da var.

– Kadın bir siyasetçi olarak karşılaştığınız cinsiyetçi tutumlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Ön yargıları yıkmak gerçekten de atomu parçalamaktan zor. Siyasete erkek işi gibi bakılıyor. Bu nedenle kadın siyasetçilerin erkeklere kıyasla daha fazla çalışması ve sürekli kendini ispatlaması gerekiyor. Cinsiyetçi tutumlarla ve engellemelerle baş etmenin yolu dayanışmadan geçiyor. İşte bu aşamada siyasi partilerin kadın örgütleri devreye giriyor. Önemli olan öznel değil genel bir tavır takınabilmek. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önündeki engelleri kaldırabilmek. Bu da örgütlü mücadeleyle sağlanabilir. Hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz.

– Kadınların siyasi karar alma süreçlerinde daha fazla söz sahibi olması için neler yapılabilir?

Yüzde 50 cinsiyet kotası uygulanmalı ve partilerin kadın örgütlerini güçlendirecek adımlar atılmalı. Kadın örgütlerinin kendi bütçesi ve imza yetkisi olmalı. Partide emek veren kadınların dikey geçişkenliği sağlanmalı. Mesela, bizim kadın kollarımız son dönemde milletvekilleri, Parti Meclisi Üyeleri, ana kademe yöneticiler, belediye başkan adayları ve meclis üyeleri çıkardı. İyi örnekler katlanarak artmalı.

– Kadınların siyasette daha etkin olabilmesi için ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeler var mı?

Elbette var ama Anayasa’ya bile uymayan ve şeri düzene giden yolun taşlarını döşeyen bu iktidar, bize gölge etmesin yeter. Müjde diye duyurdukları her değişiklikle kazanılmış haklarımızı budadılar. Şimdi de Medeni Kanun’a göz diktiler. O nedenle diyoruz ki “yasalara dokunma uygula”. Eşitlik bizim iktidarımızda sağlanacak.

– Başta İstanbul Sözleşmesinin feshi olmak üzere son yıllarda kadın hakları konusunda yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Memleketi karanlığa boğan gerici bir kuşatma altındayız. Laiklik düşmanları, kadınların kazanılmış haklarını tek tek budamaya çalışıyor. Aslında kadınların örgütlü mücadelesinden korkuyorlar. Korksunlar. Kadın dönüştürendir, gelecek nesilleri şekillendirendir. Tam da bu nedenle kadınların büyük mücadelelerle elde ettiği hakları hukuku askıya alarak yok etmeye çalışıyorlar. İstanbul Sözleşmesi biziz, umut mücadelemiz.

– Kadına yönelik şiddetle mücadelede siyasetin rolü nedir?

İstanbul Sözleşmesi derhal yürürlüğe girmeli, 6284 amasız fakatsız uygulanmalı. Şiddetin panzehri eşitliktir. Bu nedenle kadını hayatın her alanında güçlendiren eşitlikçi politikalar hızla uygulanmalı. Daha yeni, bir günde 8 kız kardeşimiz erkek şiddetine kurban gitti. Kadın cinayetlerinin azaldığı tek bir yıl var: o da İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladığımız 2011 yılı.

“İKTİDAR SAMİMİ DEĞİL”

İktidar kadına yönelik şiddetle mücadelede samimi değil. Biz samimiyiz. 2020’de ‘YAŞAMHAK’ projemizle alo şiddet hattı kurduk. 444 82 85 numaralı telefondan, şiddet mağduru kadın ve çocuklara 7/24 hizmet veriyoruz. Ekonomik şiddetten psikolojik şiddete, dijital şiddetten fiziksel şiddete kadar, bütün mağdur kadınları karakollarda, mahkemelerde, hastanelerde, savcılıklarda yalnız bırakmıyoruz. Ücretsiz hukuki ve psikolojik destek veriyoruz. Projemiz kapsamında bugüne kadar yirmi binden fazla kadının hayatına birebir dokunduk, dokunmaya da devam ediyoruz. Acil durumlarda kadınlar, bize mobil uygulamamız üzerinden kolayca erişebiliyor.

8 MART İÇİN SÜRPRİZ PROTOKOL

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde, CHP’li belediyelerle “Yerel Yönetimlerde Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizi Önlemeye Yönelik Politika Belgesi” imzaladık. Şiddet suçu işleyenle çalışılmaması, mağdura hukuki ve psikolojik destek sağlanması gibi maddeleri var bu belgenin. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde de tüm belediye başkan adaylarımızla bir protokol yapacağız. Detaylarını şimdiden açıklamayayım. Sürpriz olsun.

– Biraz ipucu verir misiniz?

Belediye Başkanlarımız tam eşitliği inşa edecek bir taahhütnamede bulunacak.

“TEK YÜREK OLMA GÜNÜ”

– Kadın hakları ve sorunlarıyla ilgili diğer siyasi partilerin kadın kolları iletişiminiz var mı, bir dayanışma veya destek ağı oluşturulabilir mi?

Biz kadın hakları sorununu partiler üstü görüyoruz. Bu konuda samimi duruşu olan tüm partilerle dayanışma içinde olmayı çok önemsiyoruz. Diğer siyasi partilerdeki mevkidaşlarımla kurduğumuz bir Whatsapp grubu var. Hepimiz hak mücadelesini genişletip derinleştirmeliyiz. Gün tek yürek olma günü.

– AKP’nin şiddetle mücadelede samimi olmadığını söylediniz. Söz ettiğiniz grupta AKP Kadın Kolları’ndan partililer de var mı?

Keşke olsa ama maalesef onlar kadınların değil Erdoğan’ın savunuculuğunu yapıyor. İstanbul Sözleşmesi imzalandı, alkışladılar. Fesih edildi, yine alkışladılar. Kadınların üç kuruşluk nafakasına göz koyulduğunda, kadınlarla değil erkeklerle empati kuran bir Aile Bakanı var. Biz kadının insan hakkına samimiyetle sahip çıkan, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür kadınlarla dayanışıyoruz.

– Genç kadınlar siyasetle ne kadar ilgili, siz onları teşvik etmek için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

“İlk Oy Projemiz” var. İlk kez oy kullanacak genç kadınları partimize kazandırmak için her ilçede hedef bazlı üye çalışması yapıyoruz. Ayrıca gençlik kollarımızla dayanışma içerisindeyiz.

“CİNSİYETÇİ DİL İLE KADINLAR HEDEF GÖSTERİLİYOR”

– Kadın siyasetçilerin medya tarafından temsili konusunda gözlemlediğiniz sorunlar var mı?

Medya, erkek siyasetçilere daha fazla yer veriyor. Kadın haklarının tartışıldığı bir programda bile tüm konuklar erkek olabiliyor. Tartışma programlarında kadınlara çoğunlukla moderatörlük görevi düşüyor; yani fikir belirten değil fikir sahiplerinin konuşma sırasını ve süresini belirleyen oluyorlar. Yandaş medya ise eril zihniyeti ve cinsiyetçi diliyle kadın siyasetçileri hedef gösteriyor. Ben de bundan nasibini alanlardan biriyim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir